Türkiye de Mühendis Olmak? -2

Arkadaşlar bir önceki yazım bayağı ilgi çekti öncelikle teşekkür ediyorum. Ben kendimi rahatlatmak için yazıyorum öyle çok iddialı bir kalemim olduğunu düşünmüyorum. Neyse önceki yazımda kaldığım yerden devam edeyim. Bildiğiniz üzere bir sene açık maden ocağında Üretim Mühendisi olarak çalışmıştım ve pek memnun değildim durumdan. Bu arada genel tavrımdan bahsetmek gerekirse ben yöneticilerin pek sevmediği karakterde biriyimdir. Verilen her görevi sorgular neden bunu bu şekilde yapıyoruz şeklinde çıkış yapan biriyim. Kafama yatmayan bir şeyi yaparken de çok direnirim. Hal böyle olunca müdürünüz size bayılmaz.

Hemen hemen tüm iş yerlerinde belli karakterler vardır. Bunlar patronun akrabası bilmem nesi(en kurumsal şirkette bile bu böyledir.) bu durum bizim ülkemizde maalesef değişmez DNA mızda var. Bir başka tip ise koşulsuz şartsız biat eden yalaka tip, bir diğeri pasif denileni yapar içten içe bazı şeylerden rahatsızdır ama korkudan sesini çıkarmaz, nadir görülen bir tip ise haksızlıklara itiraz eden ve yaptığı işi sorgulayan devamlı neden nasıl diyen tiptir. Bu son tip genelde sevilmez, ömrü de çok uzun olmaz. Ama size tavsiyem bu son tip olun bu bir risktir. Bu tipler yerinde saymaz ya yükselir ya kovulur. Reklamın iyisi kötüsü olmaz şeklinde düşünebilirsiniz şirket içinde adınızı duyurmanız önemlidir.

Neyse 1 senenin sonunda ne yaşadım kariyerim nasıl başka bir yöne gitti ona geleyim. Kimyacı arkadaşlar biliyordur. Laboratuvarlar için çeşitli yönetimsel standartlar vardır. Deney ve Kalibrasyon laboratuvarları için 17025 örneğin. Bizim şirketin kömür analiz laboratuvarında da böyle bir şey söz konusu oldu. Laboratuvarın akredite edilmesi istendi. Ancak ortada bir sorun vardı ki maden kısmında Kimyacı yoktu. Sonra bizim müdür sağolsun, beni önerdi bu adam bu işi yapar dedi. Bana bunu söylediğinde büyük bir dehşete kapıldım çünkü; ne laboratuvardan anlıyordum ne standart görmüştüm ömrümde, üstelik laboratuvar berbat bir haldeydi. Ayrıca personel devletten kalma ve çalışmayı, yüksek tempoyu sevmiyordu. Neyse vardiyalı çalışıyordum ve düzenli mesai saatleri bana cazip geldi ayrıca farklı bir şey öğrenmenin verdiği hevesle tamam dedim ve kalite yöneticisi olarak laboratuvara atandım. Daha doğrusu kimse kalite yöneticisi vs nedir bilmediği için önce onu tanımladım sonra kendimi atadım. :) 2 ay içerisinde hemen laboratuvarın fiziki alt yapısını toparladık. Sonrasında ise maden sahalarında orta ve uzun dönem planlama yapma amacıyla sondaj programı başladı. Buradan itibaren film koptu 1 sene içerisinde ekstradan tam 3000 numune analizi yapıldı bu laboratuvarda üstelik o esnada tam bir kaos ortamı oluşmuştu.

Kaos ortamının oluşma sebebi şuydu. Benim başımda ki müdür üretim müdürüydü ve laboratuvar üretim birimine bağlıydı. Biz üretimden çıkan malın analizini yapıyorduk. Aradan bir kaç ay geçtikten sonra anladım ki Üretim müdürü ve laborant analiz değerleriyle oynayıp kömürün kalitesini olduğundan yüksek gösteriyor. Şimdi önüm de 2 yol vardı ya kafamı çevirip hiç ortalığı karıştırmayacaktım ya da risk alıp müdürle karşı karşıya gelmeyi seçecektim. Böyle bir durumda şundan emin olmalısınız arkadaşlar, 1- Kanıtlayabiliyor muyum? 2-Olay net mi? 3- Çalıştığınız kuruma zararları neler? 4- Tamamiyle haklı mıyım? bu 4 soruya cevaplarınızı tereddütsüz verebiliyorsanız korkmayın işin üstüne gidin.

İlk olarak müdüre söyledim bu durumu, "Bu yaptığınız yanlış ve ben orada çalıştığım sürece buna göz yumamam" , benim müdür biraz salak olduğu için bokunun üstüne tüy dikti ve bana hakaret ederek elimi iyice güçlendirdi. Kendisine aynen şunu söyledim " Ben bu işi yukarıya anlatacağım haberiniz olsun" Arkadaşlar haklıysanız asla korkmayın. Kimse size haklısınız diye kızamaz. Aynen dediğimi de yaptım. Olayı önce direktöre sonra yönetim kurulu üyelerine anlattım. Bu olayın sonucunda 2 önemli kazanımım oldu. 1. Gerçekten böyle bir çıkış insanların hoşuna gitti ve tamamiyle güvendiler. Daha da fazlası dokunan yanar mantığıyla kimse laboratuvarda yaptığım işlere aldığım kararlara karışamadı. 2. Yönetim kurulu seviyesinde artık beni tanıyor ve güveniyorlardı.
Aslında asıl anlatmak istediğim nokta şu; büyük bir şirkette çalışıyorsanız. Pasif kalmak size hiç bir şey kazandırmaz. Ya çatışmaya girin ya yalakalığı seçin. Ben çatışmadan hiç bir zaman kaçmadım. Bunu da direktörlerle dahi tartışarak yaptım. Zaman zaman başım ağrıdı. Kulağım çekildi. Ama karakterimi değiştiremiyorum maalesef.

Neyse bu olaydan sonra kafam da rahatladı ve hızla denetime hazırlandık ve Eylül 2017 de TÜRKAK tarafından akredite olduk. Genel olarak tavsiye niteliğinde toparlayacak olursak. Benim iş yerinde güvendiğim tek bir arkadaşım var onun dışında herkes de surat kösele gibi. Herkes Bir birine sallıyor ama herkes samimi takılıyor. Size tavsiyem iş yerinden arkadaşlarınızla özel hayatta görüşmemeniz olacaktır. Çünkü; iş ve sosyal hayatı çok ayıramıyor insanlar bunu yapmak için ciddi bir irade lazım. Yoksa işten sonra 2 bira içeyim diye dışarı gidersiniz kafanızı şişirirler. Bir de iş yerinde sarf ettiğiniz her cümlenin mutlaka dönüp dolaşıp patrona yada müdüre gideceğini bilin bu değişmez bir kuraldır. Yani demem o ki sırtınızı duvardan başka yere dönmeyin. Bir diğeri çalıştığınız sektör yaptığınız iş sizin iş yerinizden ibaret değil farklı uygulamalara açık olun sorgulayın, araştırın. Altınızda çalışan insanların her dediğine eyvallah demeyin ama sert bir dil kullanmanın da faydası olmayacaktır. Size nasıl davranılmasını istiyorsanız siz de öyle davranın. Verdiğiniz görevleri yaptırdığınız işleri çalışanlara mümkün mertebe anlatın açıklayın neden bunu yaptığınızı anlatın. Egonuzdan sıyrılın ünvanın önemi yok insanlara korkuyla değil saygıyla iş yaptırın. İnsanlar ünvanınıza değil bilginize saygı duysun.Demem o ki altınızdaki insanlarla aranız iyi olsun arkadaşça bir ortam oluşturursanız biriminizde işler sorunsuz ilerler. Benim felsefem alttakilerle uyum üsttekilerle çatışma şeklindedir.Siz mühendis insanlarsınız lütfen bir fikir beyan ederken onun altını doldurun mühendislikte bence, bana göre yoktur. Tecrübeli olduğunu iddia eden insanlar bunu çok yapıyor. En önemli nokta ise 30 sene de çalışsanız ben bu işi biliyorum kısmına gelmeyin her zaman öğrenecek şeyleriniz olduğunu hatırlayın.

Yazı biraz kopuk oldu kusura bakmayın. Bazı şeyleri yazmaya anlatmaya üşendim. Bu arada laboratuvarcı arkadaşlar varsa akreditasyon ve gereklilikleri hakkında bir video çekip paylaşabilirim talep doğrultusunda. Kendinize iyi bakın ingilizceyi halledin ve yurt dışında çalışmanın yollarını arayın. Benim gördüğüm kadarıyla bu insan yapısıyla bu kafayla Türk firmalarında mutluluk çölde bir vaha.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Efexoru Bırakmak

Antidepresan Kullanırken Yaşananlar

Umursanmamak